İnsan ve Düzen.
|
İnsan ve Düzen |
Gün geçmiyor ki dünyada yada ülkemizde,yakın coğrafyalarda insanın canını sıkan,endişeye sevkeden,kaygı ve korku yaratan bir gelişme olmasın.Siyasetten ekonomiye,teknolojiden sanata,spordan edebiyata hemen birçok alanda yaşadığımız gelişmeler göstermektedir ki,yapılan icraatler insan için olmak yerine belli bir kitle,toplum yada millet adına yapılmakta ve dayanışma yerine rekabet,anlaşma,birleşme yerine çatışma ve ayrışma ortamı yaratılmaktadır.Bununla beraber,medeni insanın yarattığı söylenen modern çağımızın ana teması,dostluk,kardeşlik,refah,huzur,barış ve özgürlük konuları ile mezkur olması gerekir iken,içerdiği toplumsal yaşam tam bunun zıddı bir biçimde tarif edilir hale gelmiştir.Yalnız buraya kadar ki tasviri çeliştirecek farklı bir dilemma ise, küreselleşme üzerinden tek bir toplumsal yapıya ulaşma yolunda ilerlenilmesi,milli kimlik ve ulusal yapının dejenere edilmesi,bireye toplum içerisinde kişisel haklar ve özgürlükler yolu ile çok fazla geniş bir hürriyetin tanınması yani insanın içinde yaşadığı sosyal bağlamından bağımsız ve adeta isyankâr bir yaşam hakkı elde etmesinin sağlanmasıdır.Yani insanı yalnızlaştırıp,yabancılaştırmasıdır.Bu paradoksal projeyi mümkün kılan şey ise gizil bir mekanizmanın,önce bir ölçüde bütünü tabakalaştırması ve sonrasında bu tabakayı da mikronize edecek şekilde plure edip bölüp parçalamasıdır,yani emperyal düzenin kapitalist yapılanmasının tasarım dehası ve tatbik mahareti..Böyle bir ortamda sürekli bir devinim ile kendine yeni bir yol bulmaya çalışan insanlık,yaşadığı gerilimin bir yansıması olarak ortaya koyduğu refleksler ile tarihsel sürece yeni sosyolojik kırılmalar ve sonuçlar hediye etmektedir.Sonuç,eski ilkel çağların en büyük sorunu olan,tabiatın pençesinde savrulan insanlık bugün,tabii yaşamı pençesine alan insanlık haline dönüşmüştür…Maddi yaşamın en kudretli mahluku olan insanoğlu,çeşitli yönleri ile bu üstünlüğü hak etmektedir mesela,okumak,düşünmek,inanmak ve planlamak bizlere has eylemlerdir.Ama ne var ki bugün bu eylemleri nasıl kullanıyoruz ki fayda yerine zarar çekiyoruz?!Artık sanki bunlar birer savunma ve imar araçlarımız olması yerine,adeta saldırı ve yıkım silahlarımızmış gibi kullanılmaktadır.En temel adaptasyon dürtümüz ve yeteneğimiz olan yaşama devam etme ve üreme hedefi belki de bu tehlikeli sürecin mayasıdır,ama ne var ki ilkel bir organizma kültüründen öte olmayan bu yanımızın ilerisinde bir ruhsal varlık ve bilinçli olma özelliğimiz daha vardır.İşte bu yönlerimizi reaktif etmek,bu gidişi rehabilite edecek yegane yoldur.Egemenlik ve kontrol merkezli motivasyonlarımızı temizleyecek ve tabii bir düzene sokacak en mahir ve kadir yönlerimiz olan ruh ve bilinç;cimrilik ve bencillik yerine fedâkarlığı ve diğergamlığı,kibir ve enaniyet yerine,tevazu ve vakarı insana yeniden yükleyerek tehlikeyi bertaraf edecek ve bilgeliğe ulaşmamıza vesile olacaktır.Sonuç olarak insanlık,insan olabilmenin neticesidir ve insan olmak insan doğmak değildir,insan olmak ihsanda bulunmaktır…
Mestiyar.
okuokubil.com
Arkadaşlarınızla Paylaşın: