İnsanlarda oluşan Beş Temel Korkular Nelerdir?

Günümüzde tıp uzmanları, insanların korktuğunda hissettiği endişeli hissin standart bir biyolojik reaksiyon olduğunu düşünüyor. Bir hayvan tarafından ısırılmaktan, sevdiği biri tarafından randevusunun kabul görmeyeceği veya günü gelen borcunu ödeyemeyeceği gibi türlü nedenlerin yarattığı vücut sinyalleridir.

Aslında korku, diğer tüm duygular gibi, temelinde bilgi yatar. Bize bilgi ve anlayış sunar – eğer kabul etmeyi seçersek.

Evet sadece beş temel korkumuz var, bunlar sayesinde tüm diğer korkularımız tetikleniyor.

Beş temel korkularımız:

Yok olma Korkusu: 

Yok olma Korkusu: Yok olma korkusu, var olmayı bırakma endişesi. Bunu ifade etmenin ” ölüm korkusu ” ndan daha temel bir yoludur . Artık olma fikri, tüm normal insanlarda birincil varoluşsal kaygı uyandırıyor. Bir gökdelenin balkonundan aşağı baktığınızda bu panik hissini düşünün.

Sakatlanma: Vücudumuzun herhangi bir bölümünü kaybetme korkusu; vücudumuzdaki herhangi bir organın, bir bölümünün veya doğal fonksiyonun bütünlüğünü kaybetme düşüncesi. Böcekler, karıncalar, kertenkele, örümcekler, yılanlar ve diğer ürpertici şeyler gibi hayvanlar hakkındaki kaygı, ısırılma korkusundan kaynaklanır.

Özerklik Kaybı: immobilize olma, felç geçirme,baş dönmesi, bayılma hissi, bunalma, hapsedilme, boğulma veya kontrolümüz dışındaki koşullar tarafından başka şekilde kontrol edilme korkusu. Fiziksel formda, genellikle klostrofobi olarak bilinir, ancak aynı zamanda sosyal etkileşimlerimize ve ilişkilerimize de uzanır.

Ayrılık:  Terk edilme, reddetme ve bağlılık kaybı korkusu; ait olma olmayan bir kişi- , istediği saygı veya başkaları tarafından değerli sayılmayan. “Sessiz tedavi”, bir grup tarafından dayatıldığında, hedef üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olabilir.

Ego-ölüm: aşağılanma korkusu, utanç veya kendiliğin bütünlüğünü yitirmeyi tehdit eden başka bir derin kendini reddetme mekanizması ; inşa edilmiş sevilebilirlik, kabiliyet ve değer duygusunun parçalanması veya parçalanması korkusu.

Bunların basit bir hiyerarşi veya “özellik” oluşturduğu düşünülebilir:

Korkularımızın üstüne gidelim çeşitli ortak etiketleri düşünelim. Kolay olanlarla başlayalım: yükseklik veya düşme korkusu temelde yok olma korkusudur Başarısızlık korkusu? Ego-ölüm korkusu. Reddedilme korkusu? Birçok insanın toplum içinde konuşmak zorunda olduğu temelde ego-ölüm korkusudur. 

Çeşitli popüler isimlerle bildiğimiz diğer bazı duygular sadece bu yukarda bahsettiğimiz korkuların devamı gibidir. Onları en temel seviyelerine kadar takip ederseniz, temel korkular ortaya çıkar. Örneğin bir kıskançlık insanın arkadaşını bir başka kişiyle paylaşma istememesi gibi ya da “Ona, bana değer verdiğinden daha fazla değer verir.” Gibi düşünceler. En uç noktasında, ego-ölüm korkusunu ifade edebiliriz: 

Utanç ve suçluluk, ayrılık ve hatta ego ölüm korkusunu ya da gerçek durumunu ifade eder. Aynı durum utanç ve aşağılanma için de geçerlidir.

Korku genellikle öfkenin yüzdüğü temel duygudur. Ezilen insanlar, özerklik ve hatta ego-ölüm kaybından korktukları ya da gerçekte yaşadıkları için zalimlere karşı kinleşirler. 

Dini bağnazlık ve hoşgörüsüzlük, ego-ölüm korkusunu kozmik düzeyde ifade edebilir ve hatta varoluşsal kaygıya kadar uzanabilir: 

Bazı korkularımız elbette temel hayatta kalma değerine sahiptir. Ancak diğerleri zayıflatılabilen veya yeniden öğrenilebilen öğrenilmiş reflekslerdir.

Kaçınma tepkilerimizin çoğunun – gruplar halinde rahatsız olma eğiliminde olduğumuzda bir partiye davetini reddeden; doktor randevusu koymak; veya bir artış istememek – korku anılarına tepki veren anlık reflekslerdir . O kadar hızlı olurlar ki, korkunun tam etkisini gerçekten deneyimlemeyiz. Bir “mikro-korku” yaşıyoruz – gerçek korku için bir tür kısayol kodu olan bir tepki. Bu refleks reaksiyonu, gerçek korku olarak kaçmamıza ve bundan kaçınmamıza neden oluyor. Bu bizim sözde korku reaksiyonları birçok aslında söylemek oldukça doğru yüzden olduğu korkular korkular 

İçimizdeki kötü güçlerin, Freudcu motifin – iyileşmesi gibi korku kavramımızı bırakıp korkuyu ve onun eşlik eden duygularını bilgi olarak görmeye başladığımızda, onları bilinçli olarak düşünebiliriz. Ve korkunun kökenlerini ne kadar net ve sakin bir şekilde ifade edebilirsek, korkularımız bizi o kadar az korkutur ve kontrol eder..