Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23 °C
Az Bulutlu

Bir Falcının Kendi Kaleminden Hayatı ( Mistik Abla ) 5. Bölüm Üzerlik

FAL
24.08.2019
1.649
A+
A-
Bir Falcının Kendi Kaleminden Hayatı ( Mistik Abla ) 5. Bölüm Üzerlik

 

%25C3%259Czerlik
Bir Falcının Kendi Kaleminden Hayatı
( Mistik Abla ) 5. Bölüm Üzerlik

 

Hatırlatma;
Lakin bu kez  hikayenin sonu farklıydı ambulans ve polis gelmedi…

 

Sonucu söyleyeyim şimdi; Rasim Amca’nın oğlu ölmemişti fakat evin bodrumundaki cinler tarafından çarpılmıştı…Gözleri yerinden fırlarcasına bakıyordu ve çenesi kaymıştı, konuşamıyor sadece hırıltılar çıkartıyordu… Rasim Amca ve eşi Fahriye Hanım duyulmasından korktukları için polisi durumun içerisine katmadılar ve onu Süleyman Amca’nın ellerine teslim ettiler…
 

–BÖLÜM 5–  ÜZERLİK

Olayın üzerinden neredeyse 1 hafta geçmişti…Ev sahibimizin 25 yaşlarındaki oğlu Ali karşı dairemizde Süleyman Amca ve Nurten Teyzelerle birlikteydi ve bu nedenle rahatsız etmemek için onlarla görüşemiyorduk…

Ali Abi’yi de zaten bu olayın öncesinde hiç görmemiştim lakin  onun çaldığı orgun sesi bizim dairemizden duyulurdu ,onu hep merak ederdim… Abimlerim aralarında onunla ilgili kaynatmaya başlamışlardı. Hatta ismini bilmedikleri ve tuhaf bir yürüyüşü olduğu, konuşmadığı için ona ”Robot” lakabını takmışlardı ve ”Robot çarpıldı ” diye gülüşüyorlardı, bende merak ve ilgi ile onların konuştuklarına kulak misafiri oluyordum ve sonrasında  annemin yanına gidip : – ”Anne, Rasim Amca’nın oğlu Robot ne zaman iyileşecek? Ben sıkılıyorum, çokta merak ediyorum hem ölmediyse önemli değil, Süleyman Amca ona dualar okur, alnına ıslat bez koyar onu düzeltir ”
Annem öfkeli bir ses tonuyla : ”Sen ev sahibimizin oğluna robot dersen bizi bu evden atarlar, ne biçim konuşuyorsun, akşam gelince seni babana söyleyeceğim, göreceksin ”diye beni sert bir şekilde azarladı…

Odama gidip hemen resim defterimi ve kalemlerimi aldım…Süleyman Amca ve Nurten Teyzeyi göremediğim için çok üzülüyordum, üstelik Süleyman Amca’nın bana göstereceği zatlardaydı aklım, onlarla tanışıp arkadaş olacaktım fakat bir türlü fırsat gelmemişti…”En iyisi Süleyman Amca ile Nurten Teyzemin resimlerini yapayım” diye içimden geçirdikten sonra başladım çizmeye…
Önce Süleyman Amca’yı, yanına da Nurten Teyzeyi itina ile çizdim. Sonra da onları bir diktörtgen içerisine aldım ve en tepeye الله (Allah ) ve Muhammed (محمد), köşelerine
Cebrail (غابرييل),Mikail (مكايل),İsrafil (اسرافيل), Azrail (عزرائيل) yazdım ve sonra da resime bakarak ”Süleyman Dedeciğim, ben sizi çok özlüyorum bize gelin artık ” dedim ve kağıdı Süleyman Amca’dan gördüğüm üzere üçgen şeklinde katlamaya çalıştım ve kimse görmesin diye de halının altına koydum…

Artık nasıl içten bir dua olduysa bu isteğim 5 dakika sonra zilimiz çaldı ve gelen Nurten Teyzeydi. Annem kapıyı açtı ve içeri buyur etmeden Nurten Teyze beni çağırdı ”Özlem, yavrum Süleyman Amcan seni çağırıyor çok özlemiş ” dedi. Ben tabi duyar duymaz, fırsat bu fırsat hemen karşı dairenin açık kapısından kendimi içeri attım..

”Süleyman Amca, Süleyman Amcaaaa ben geldiiim !!! ” diye çocuksu coşku ile koştum. Bizim Süleyman Amca tesbih çekiyor, yüzü asık ve sert bir ifade ile bana 5 dakika boyunca baktı ve 5 dakikanın sonunda ”Esrağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah ” dedi 3 kere yüzüme üfledi… Meraklı gözlerle bakıyorum, beni özlemişe benzemiyordu ve bana bugün laf söyleyen annemden sonra ikinci kişi Süleyman Amca olacak diye de ödüm kopuyordu …
Bana ”kızım sen ne yaptın ? ” dedi.. Aslında anlamamıştım ve ”birşey yapmadım uyudum, uyandım, yemek yedik ” .. derken sözümü kesti ve
-”Yok kızım öyle değil , sen beni çağırttırmışsın bizim zatlara  bunu nasıl yaptın sen? ” dedi..
Ben :- ”Ben bir resimde Nurten Teyzemle seni çizdim, çok güzel oldu melekleri de baş ucunuza yazıp ”Süleyman Dedeciğim, ben sizi çok özlüyorum bize gelin artık diye dua ettim aslında ama zatlar diye biri yoktu”  dedim…

Tabi bizim Süleyman Amca ” peki kızım , ben sana kimsenin yanında böyle şeyler yapma demedim mi, sen kalkmış bu sırrı ortalıkta yapıyorsun artık sana hiç birşey göstermeyeceğim ” dedi.
Ben de ” ama sen hep Robota bakıyorsun Süleyman Dede , benimle zaten kimse ilgilenmiyor  keşke Robot ölseydi be yeter artık ” diye kıskançlığımı ağzımdan kaçırıvermiştim…  Süleyman Amca ;” Robot  !! ” dedi ve gülmeye başladı ama o gülerken diğer odadan ”bammm! ” diye bir ses gelmesi ile ” Fesuphanallah ” diye bağırarak koştu ,onun peşinden Nurten Teyze’de koştu ve ” bir şeyi var mı, iyi mi diye sesleniyordu ”.. ama içeriden böğürtü gibi bir ses geliyordu bende korkmuş hatta bayağı paniğe kapılmıştım lakin panik, korku ve merak duygularım bir araya gelince hemen Süleyman Amca’nın odasına gittim ve kapı eşiğinde durup olup biteni izliyordum…

Süleyman Amca, bizim Ali Abi’yi nam-ı diğer Robot’u yerden kaldırdı, ters çevirmiş sırtına yumruk atıyordu ve arapça anlamadığım şeyler söylüyordu. Bu şekilde 5 dakika kadar sürmüştü ve Ali Abi’nin düzünü çevirip yatırmaya çalıştığında yüzünü gördüm ve donup kaldım çünkü Norveçli ressam Edvard Munch’un dünyaca ünlü Çığlık tablosuna benziyordu. (Tabi ki bunu o zaman anlamak zordu lakin ancak böyle tarif edilebilirdi) … Ali Abi, işaret parmağını kaldırmış ”hı- hı- hı” diye beni işaret etti, sonra ise ”ou – ou- ou” demeye başladı ve Süleyman Amca bana ” git burdan ” diye bağırdı. İçerdeki odaya gittim, arkamdan Nurten Teyze geldi ve ” yavrucuğum, canım kızım, Ali Abin çok hasta ve onu kimsenin görmemesi gerekiyor ” dedi ve bende ”iyi o zaman zaten kimse de onu görmeye meraklı değil ” dedim ve gözlerimi devirdim…

Nurten Teyze ”bak sen birde naz yaparmış, sen çok mu kızdın” dediğinde ” yoo, hayır zaten ben o robotu rüyamda görmüştüm ,ona biri saldırdı ve kaçtı size söyledim aynı şey iki defa oldu ” dedim ve o esnada Süleyman Amca odaya girdi ve ”Sen bu olayı nasıl bu kadar bilebildin hala aklım almıyor doğrusu , ya sen erdin ya da kalp gözün açıldı… az önce de oğlancağıza ölsün dedin yataktan düştü ve kendi kusmuğunda boğuluyordu ..acaba bunlara sebep misin ?” diye beni azarlar gibi konuştu..

Ben, anlamıştım, bu evde istenmiyordum…”Bugün benim kötü günüm ,bugün pazar değil azar günü ,önce annem sonra sen beni üzdünüz , gidip resmini çöpe atıp bir daha gelmeyeceğim, dedem olamazsın zaten benim dedem var ” dedim.Yaşım küçük olsa da büyük tepkimi koymuştum ve geri adım atmayı da düşünmüyordum…Koşar adım kapıyı açtım ve  çıkıp kendi evimize geldim, o sevimli dede artık gözümden düşmüştü,çok çirkin görünüyordu ve kalbim paramparça haldeydi…Öfkemle birlikte halının altındaki üçgen şeklinde katlı resmi aldım ve mutfak camından havalandırma boşluğuna attım, odama geri döndüm ve öğlen uykusuna yattım..

Akşam üstü uyandığımda peşpeşe kapı zili çalıyordu ve annem kapıyı açtı, bu kez  içeri daldı ve yanıma geldi. ”Kurban olurum yavrum, Süleyman Deden rahatsızlandı hadi annenle bize gelin onu iyi et ” dedi. Tabi hem uyku sersemiyim, o esnada öfkemi unuttum hemde Süleyman Amca’yı merak ettiğimden birşey demeden hep beraber yine karşı daireye geçtik.

Süleyman Amca oturma odasında, üzerinde bir battaniye yatak döşek yatıyordu gözleri kapalı ”ayy-ayy ” diye uzun uzun inliyordu koskoca adam…Nurten Teyze’ye ”sen ıslak bez getirsene öyle geçer ” dedim. O da gitti su dolu leğenin içerisinde bir bez getirdi, sıktı ve elime verdi ”al ,bunu sen koy ”dedi.
Bezi Süleyman Amca’nın alnına koydum, aklıma gelen ”Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah ” oldu ve bunu söyleyip 3 kezde yüzüne üfledim. Süleyman Amca’nın gözleri fal taşı gibi açılıverdi ! ” O sevinçle ”yaşasııın , ölmeyeceksin ” dedim. Süleyman Amca ” ne diyor bu dedi ve güldü ”… Yaklaşık yarım saat oturduktan sonra eşinden üzerlik yakmasını istedi. Nurten teyze’nin elinde bir çanak vardı ve içinden dumanlar çıkıyordu, tuhaf bir kokusu vardı ve Nurten Teyze ” ne yapayım” diye Süleyman Amca’ya sordu..Süleyman Amca ”ver bana ” dedi ve sonra da ayağa kalkıp önce  yüzüme, sonrada odanın her yerine dumanı tuttu. Annem merak edip sordu ” oda ne öyle ,neden tutuyorsunuz ” diyince Süleyman Amca ”şifa olsun nazar ve kötülükler gitsin diye tutuyorum ” dedi… Sonra da elinde tuttu çanağın kenarına az önce alnına koyduğumuz bez parçasını doladı ve burdan tut elin yanmasın kızım, sende benim yüzüme tut ve yüzüme 3 kez üfle ”dedi, dediğini yaptım ve dumanı içine çekti sonra Hz.Mevlana’nın bir sözü olan  “Üzerlik tohumu karanlığı örttü ve gerçek göründü”  dedi. Bu kez yüzüne baktığımda bir değişiklik vardı, yüzüne nur gelmişti ve sanki daha da gençti Süleyman Amca, bir o kadar da sevimli görünüyordu!

e8238881 269b 4cc6 8a3d f061248c3185
Mistikabla

Bana ”gel dedi Ali’ye müjde verelim ” sonra birlikte Süleyman Amca’nın odasına , Ali Abi’nin yanına gittik. Bir kez daha üzerlik tohumu getirdi Nurten Teyze ve Süleyman Amca ;- ”Şimdi ben dua okurken sen Ali’nin yüzüne bu dumanı üfle üfleyebildiğin kadar ” dedi…Ali Abi’nin yüzü korkunçtu ama gözlerimi çanağın içindeki dumana çevirdim ve o dualarına başladı, ben üflemeye devam ediyorken bir süre sonra nefesim yetmedi ve geri geri adım attım.
Sonra Süleyman Amca ”masanın üzerindeki yeşil örtüyü bana getir ” dedi  elime aldım örtüyü ve Süleyman Amca’ya verdim, o da Ali Abinin üzerine örtüp ”sol elini Ali Abi’nin başına koy ve Şehadet parmağını havaya kaldır kızım ”dedi ve bana işaret parmağını gösterdi. Dediğini yaptım ve 10 dakika kadar okumalarını yapıp sonrasında Besmele çekti ve örtüyü kaldırdı. Örtüyü kaldırdığında  Ali Abi’nin  çarpılmış yüzünün düzelmiş olduğunu gördüm ! gözlerime inanamadım ve nasıl sevinçliyim!!! Süleyman Amca, işaret parmağını dudaklarımın üzerine koydu ve susss, sakın konuşma ,yoksa bu dili bağlarım.” Sen söyle bakalım ‘İslamın şartı kaç” dedi …Ben cevap verememiştim ve ne demek istediğini bilmediğimden  yine ne olduğuna anlam verememiştim…
Her hayırda bir şer mi yoksa her şerde bir hayır mı vardı acaba ???

-DEVAMI GELECEK-

 

Arkadaşlarınızla Paylaşın:
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 9 YORUM
  1. Oku oku bil dedi ki:

    İlk yorumu ben yapayım istedim,süper bir bölüm olmuş. Yaşanan gerçek hayat kesintilerinde örnek bir yazım emeklerine sağlık Mistikabla

  2. Anonim dedi ki:

    okusam mı okumasam mı diye düşünürken birden başlamış bulundum iyikide başlamışım çok etkilendim diğer bölümlerini hemen okuyacağım teşekkürler

  3. Anonim dedi ki:

    süper bir gerilim hayat hikayesi yaşayan bilir benimde olmuştu bir benzeri bu arada tüm blümleri bitirdim teşekkür ederim

  4. Mistikabla dedi ki:

    Benim için sizin değerli yorumlariniz ve bakış açınız çok önemli, çok teşekkür ederim ❣

  5. Mistikabla dedi ki:

    Beğenmenize çok sevindim ?

  6. Mistikabla dedi ki:

    Ben teşekkür ederim ? Serinin devamı gelecek mutlaka takipte kalın ?

  7. Anonim dedi ki:

    sabaha karşı nöbetten gelince okudum. hala uyuyacağım etkilendim, güzel bir konu okumuş oldum teşekkürler

  8. Anonim dedi ki:

    Evet okuokubil sık ziyaret ettiğim bir site ve seviyorum bu tür konular inanın sadece sizde ilg çekiyor tebrik ederim

  9. Anonim dedi ki:

    bu kadar güzel işlenmiş bir hikaye serisini bekliyoruz inşallah