Neden Okuduğumu Anlamak İstiyorum.

Benim için neden okuduğumu anlamak önemlidir. Eğlence için okuma, bilgi ve büyüme için okumadan çok farklı seçeneklerle sonuçlanır. Doğru ya da yanlış, daha iyi ya da daha kötü bir yöntem yoktur. Var olan bir perspektife meydan okuyan veya bana yeni bir şey öğreten kitaplara yönelirken, yine de sık sık eğlence için bir kitap okumaktan  zevk alıyorum. Örneğin  (Kızıl Köşkün Rüyası serisi hakkında konuşalım !) Okuduğum konuya gelince, bire bir bilgi oranını eğlenceye oranını dörtte bir tutmaya çalışıyorum; bilgi ya da uygulama için daha çok kitap okumalıyım.

Eğlenceli kitaplar ve bilgi kitapları arasında ayrım yapmak zor olabilir, bu yüzden netlik adına, bir kitabın hangi kategoriye girebileceğini düşünmeme yardımcı olmak için dört soru sordum:

Kitap kurgusal olmayan olarak mı sınıflandırıldı?

Kitap edebi kurgu mu yoksa “klasik” mi?

Yazar, nesir ya da yazma tarzıyla tanınıyor mu?

Yazarın kanıtlamaya çalıştığı merkezi, büyük bir fikir veya hipotez var mı?

Kitap dünyanın en prestijli edebi ödüllerinden birine mi layık görüldü.

Bu beş sorudan herhangi birine “evet” diyebilirsem, kitap bilgi kategorisine girer. Bu sorular, hiçbir şekilde başarısız değildir. Kaçınılmaz olarak, bir kitabı tamamladıktan sonra, bir kategoriden diğerine çevrildiğini ve bunun iyi olduğunu fark edebilirim. Ancak bu kurallar, zamanımı ayırmak istediğim kitap türleriyle düşünmeme yardımcı olmak için hala güzel bir çerçeve olarak hizmet ediyor.

Bir arkadaş veya aile üyesi bana bir kitap hediye ederse veya tavsiye ederse, devam edip etmemeye karar vermeden önce (en azından) inceleyeceğim. İyi bir öneri genellikle beni iyi tanıyan, ne tür kitap ve yazarları okuduğumu ve hoşuma gittiğini ve ilgimi çeken konu türleri hakkında bir bilgisi olan birinden gelir. Bu nedenle, en iyi öneriler tipik olarak eşimden gelmektedir. Bazen, bir kitap benim de yaptığım bir sohbete dönüşür. Genelde onu not edip sonra bakacağım.

Baktığınız kişileri, kendi yaşamınızda olup olmadıklarını veya herkese açık rakamları olup olmadıklarını araştırın. Onlara ne okuduklarını sorun ya da kitap listeleri ve önerileri paylaşıp paylaşmadıklarını görmek için web sitelerine ya da bloglarına gidin.

Şimdi onlarca, belki de yüzlerce kitaptan oluşan bir okuma sıranız var. Sıradaki ne? Seçim paradoksunu, havuzunuzu daralttıktan sonra bile muhtemelen sizin için bir sorun olacaktır. Her seferinde bir tek kitap okuyucu olabilirsiniz. Belki de herhangi bir zamanda 10 ila 50 kitap okumayı savunan Naval Ravikant gibisiniz. Her yöntemin artıları ve eksileri var ve ne rezonansa geçeceklerini deneyip görmek size kalmış.

Çoğu zaman sıradaki kitaplarımı hissederek seçiyorum. Bazen kurgu kitabı ya da anı ya da bilim kurgu romanı hissediyorum. Ancak diğer zamanlarda ilişkiler, iletişim veya bilişsel psikoloji hakkında kurgusal olmayan bir kitap hissediyorum. O zaman bile, daha sonra ne okuyacağı konusundaki seçimimi sağlamlaştırmaya yardımcı olmak için kafamda yönelteceğim birkaç yol gösterici soru var:

Eğer bir kurgu kitabını yeni bitirmişsem, genellikle kurmacaya dönüşmeyeceğim. Son birkaç okudum kurgu olmasaydı, genellikle yeni bir roman için kuyruğumu arayacağım. Biraz çeşitlilik güzel.

Bu kitabı nasıl, ne zaman ve nerede duydum?

Genelde, seçimim açık olacak çünkü evren beni belirli bir kitaba yönlendiriyor gibi görünüyor. Belki bir podcast üzerindeki biri rastgele bir şekilde bahsedebilir, ya da akşam yemeğinde sohbette ortaya çıkar ya da birisi Instagram hikayeleri üzerine kitaptan bir alıntı yapar. Bir kitap bana üç kez kendini gösterdiğinde, okuma sırasına koyarım.

Bu kitap son zamanlarda okuduğum, öğrendiğim veya düşündüğümden tam bir çıkış mı, yoksa bir konu hakkındaki bilgimi tamamlayacak mı?

Okumalarımı ve öğrendiklerimi konulara ayırmaya çalışıyorum, bu da daha derinlemesine bir konuya dalmamı, bilgilendirilmiş, çok yönlü bir fikir geliştirmemi ve hatta temel bir çalışma hayatı prensibi veya felsefesini formüle etmemi sağlıyor. Bir konuyla ilgili tekil bir kitap okumak, sizi yalnızca şu ana kadar elde edebilir (kurgu olmadığı sürece). Mesela, geçtiğimiz birkaç ay boyunca, gerçekten maneviyat, psychedelics, meditasyon, yoga ve Budizm’de bulundum. Bu yüzden, birbirine bağlı bu konularla ilgili kitaplara daha fazla odaklandım.

Bazen bir kitap alırım çünkü çabucak bir şeyler öğrenmem gerekiyor. İşletme, pazarlama, satış ve yeni başlayanlar hakkında kitaplar, mevcut problemler üzerinde yeni düşünme yolları sunarlar veya ortaya çıkmadan önce bir problemin önüne geçmenize yardımcı olabilirler. Michael Pollan’ın Fikrini Nasıl Değiştireceğini ve James Fadiman’ın Psychedelic Explorer’in Kılavuzunu ilk tam halüsinojenik deneyimimden hemen önce aldım.

Programımı, yaşam tarzımı ve aktivitelerimi tamamlayan ve tamamlayan kitapları severim. Eğer ortağım ve ben büyük bir sağlık durumuna dönmeye karar verirsek (birkaç ay boyunca keto mu gidiyoruz yoksa tamamen gelişmiş bir beslenme diyeti seçiyorsak ), entelektüelliğimi birleştirmenin bir yolu olarak sağlıkla ilgili kitapları okuyacağım ve deneyimsel öğrenmeler. Tatile gideceksem, kurgu ya da bilim kurgu kitabını alıyorum. Yazma becerilerimi geliştirmem gerekiyorsa, yazma ve edebiyatla ilgili kitapları çekerim.

Bundan sonra ne okuyacağınıza karar vermek için bu kadar titiz bir süreç yaşama ihtimalim var. Bazıları için aşırı, verimsiz veya zaman alıcı görünebilir, ancak bu işlem haftalık rutinimde o kadar iç içe geçiyor ki, birkaç haftada bir düzine ya da daha fazla kitabı filtrelemem 15 dakikadan daha fazla sürmüyor. Zaman içinde daha ağır bir yatırım, ancak avantajım, satın aldığım kitapların yüzde 90’ını bitirdiğimde ne kadar zaman ve para kazanacağım.