Eşcinselliğin Tipleri.
Eşcinselliğin Tipleri.
“Açık eşcinselliği, gizli eşcinsellikten ayırt etmek gerekir.”
Açık eşcinsellikte kişi; eşcinsel duygu ve dürtülerinin bilincedir, cinsel yöneliminin nesnesi bellidir. Toplumsal yargı ve baskılardan korksa da, bunalsa da ve bunu kendisi için sorun olarak kabul etse de; bu duygu ve dürtülerin doyurulmasını ister ve uygun eş bulunca kendisine haz veren cinsel eylemleri olur. 3 tipi vardır:
1- Gerçek (Egosintonik) Eşcinsellik: Eşcinsel eğilim, dürtü, duygu ve davranışlarından acı çekmeyen, bunaltı duymayan ve kendi benliği içinde uzlaşmış, eşcinselliğe uyum yapmış kişilerdir.
2- Yalancı (Egodistonik) Eşcinsellik: Eşcinsel eğilim, dürtü, duygu ve davranışlarından acı çeken, bunaltı duyan, benliğe yabancı eşcinselliği olan kişilerdir. Yalancı eşcinseller, eşcinsel etiketini ve bu etiketin ima ettiği her şeyi reddederler. Bu kişilerin bilinçdışlarında yadsıyamayacakları bir eşcinsel yönleri olsa da homoseksüel kavramının işaret ettiği yaşama biçimini ve değerleri benimsememektedirler. Bu yüzden de değer yargıları ile cinsel eğilimleri arasında derin bir çatışma yaşarlar. Bu tür kişilerin kişilik gelişimi öyküleri homoerotik arzularla yüklü olmasına rağmen, bu duygulara boyun eğmek yerine homoseksüel yönelimlerinin üstesinden gelmeyi hedeflemektedirler ve tedavi olmak istemektedirler.
3- Durumsal Eşcinsellik: Hapishane, manastır veya dışarıya kapalı yurtlar gibi ortamlarda mecburiyetten ortaya çıkan eşcinselliktir. Bu ortamın terk edildiği durumda kişi tekrar heteroseksüel hayatına geri dönebilir.
Eşcinselliğin Tipleri |
Gizli (Latent) eşcinsellik ise; dinamik bir kavramdır ve kişi, benliği tehdit eden ve benlik tarafından kabul edilemez olan eşcinsel dürtü ve eğilimlerinin bilincinde değildir. Bu dürtülerin hem bilinçdışı güçlü bir etkinlik taşımaları, hem de benliğe yabancı olmalarından dolayı; kişi bir yanda, bilinçdışı yasak ve kabul edilemeyen dürtü ve eğilimler; öbür yanda benliğin bunları bilinçten uzak tutma ve bu dürtülerle savaşma gereksinimi arasında kalır. Bu çatışma içinde kalan benlik kendisini homofobi, aşırı erkeklik çabaları, maçoluk, aşırı eşcinsellik düşmanlığı gibi değişik savunma düzenekleri ile savunmaya çalışır. Burada amaç; bilinçdışı olarak, başkalarının kendisini eşcinselmiş gibi görecekleri korkusunu yenmek ve aşırı erkeksi davranışlarla eşcinsel olmadığını kanıtlamaktır.
Yorum Köşe yazarımız Mestiyar’dan geldi
Bu konu önemli ve hassas bir konu olup kanaatimce yeteri derecede tartışılmaya yanaşılmayan ve belki de öyle olması gereken bir konudur,çünkü önemli ve hassas konularda gizlilik,özellik ve sınırlılık esastır.Bireyin kişisel duygu,düşünce ve davranış biçimlerinin oluşumu,etkileşimi ve yöneliminde hem psikolojik,hem fizyolojik,hem de toplumsal etkiler vardır,birey doğum öncesi,anne karnı ve doğum sonrası evrelerde değişik ölçülerde genetik ve çevresel uyaranların tesiri altındadır,lakin modern tıbbın araştırmaları deney,gözlem ve tanı üzerinden hareket etse de elde edilen sonuç ve bulgulara psikolojik tahliller ve sosyolojik yaklaşımlar her zaman katılmayabilir,bir de bu konunun müstakil bir biçimde teolojik bir yeri ve açıklaması vardır ki o da toplum ahlakını ve toplumsal değer yargılarını ve kabullerini en amir şekilde etkileyen bir etmendir,ve mahrem bir konu olmasını sağlayan en mühim müessirdir,bu zamana kadar ketum kalmasını sağlayan olgudur,..sonuç olarak benim kişisel kanaatim,bu durumsala kişilerin genetik veraset ile malik olmalarının ötesinde bir de çevresel uyaranların,ailesel ve toplumsal ilişkilerin,sosyal konumlanmaların ve modern kültürün bütüncül bir biçimde bireylere yüklediği formatif etkilerle kazandırılan bir farklılık olduğudur.Tabii konu aile içerisinde,çocukların cinsiyetleri ile kurdukları ilişkilerin ve duygusal gelişmelerinin oluştuğu evrelerde ele alınacak bir konu olmalıdır ki bu hassas içerikli mevzu sağlıklı bir müdahale ve etkileşim yolu ile düzen ve uyuma kavuşsun…
süper